Sayfalar

28 Şubat 2014 Cuma

...Yaratıcı Mutfak Fikirleri...

Gercekten cok yaratici!!!














Kaynak
http://www.ntvmsnbc.com/

25 Şubat 2014 Salı

...İğne Oyalı Tepsi...


...Günaydınlar...
Dünden beri pek keyfim yok. Boğaz ağrısıyla başlayıp sonrasında baş ağrısı ve halsizlikle sonuçlanan bir akşam geçirdim. Sabah kalktığımda da başım çatlıycak gibi ağrıyordu ve hala ağrıyor. Dünde kendimce karışımlar yapıp kaynattım içtim. Neyse geçer herhalde uzatmıycam hastalık mevzusunu...


Annemde el işlerinin her türlüsüyle ilgilendiği için bazen ikimiz kafa kafaya verip birşeyler üretiyoruz.Zaten yakın tarihte annemin yaptıklarınıda bloğumda paylaşmayı düşünüyorum.Bu tepsinin formu çok hoşuma gittiği için 3 tane almıştım.Ne yapsam ne yapsam derken. Bu iğne oyalı tepsi ortaya çıktı. Hali hazırda yapılmış olan iğne oyasını boyamış olduğum tepsime yapıştırıp üstünede 100 kat vernik yaptım. İğne oyası kabarır mı diye tasalansamda çok şükür birşey olmadı. Şık bir tepsi oldu diye düşünüyorum.



Güzel bir hafta sizinle olsun 
...Sevgiler...

21 Şubat 2014 Cuma

Eskilerden eski günlerden...

Sürekli olmasa da biriyle bir konudan bahsederken aklıma hiç alakası olmayan bir şey gelir ve hemen onu dile getiririm. Hızlı geçiş yapıyorum biraz..:) Yakın çevremde senin kafa nasıl çalışıyor ya deyip serzenişte bulunurlar. Napim öyle oluyor işte benim kafa böyle bir kafa...


Yine böyle bir sohbet esnasında birden geçmiş müzik grupları aklıma geliverdi. 2000li yılların başında Üniversiteye hazırlanırken dersane dönemi Ankarada yüksel caddesinde gittiğimiz bir cafe vardı.Halada var ama o zamanlar pek kötü haldeydi. Şimdi kendini epey bir geliştirmiş. Malum öğrenciyiz cepte ancak çay simit parası var. Mekan pejmürde olsada orda çalan müzikler ,oynadığımız tavlalar çok keyifliydi.Tabiki o zaman ki arkadaşlarımında tam kafa olması keyfe keyif katıyordu. Hala görüştüklerim de var kopup haber almadıklarımda...Şimdi ben bu yazıyı niye yazdım? Özlemişim o günleri. Canlı müzik yapan mekanlara gider bağıra bağıra şarkı söylerdik.
Arayıp sormasanda unuttum seni sanma derdik...:)


Mfö,Yeni türkü,Mavi sakal, Düş sokağı sakinleri, Yaşar kurt, Erkin koray, Cem karaca,Bryan adams vs vs...hep bizim dönemin en çok çalan sanatçılarıydı. Albüm yapmayanlar yada yapamayanlar özlediğimiz sesler o kadar çok ki şuan aklıma gelmeyenlerde...
Her yaşın ayrı güzelliği var ama özledim o simit çay alabildiğim zamanları. Kıymetini bilmek lazım bir 10 sene sonrada bu günleri özlerim ben kesin..Amaaaan nerelere gitti aklım...:)
Ankaraya gelince depreştim herhalde...
Güzel bir hafta sonu sizlerle olsun
...Sevgiler...

Resimler 
http://wowturkey.com/

19 Şubat 2014 Çarşamba

..."The Big Bang Theory"...


The Big bang theory ; Cuma günlerimize renk katan ve sabırsızlıkla beklediğimiz komedi dizilerinden. Her karakterin kendine özgü bir komikliği var. Dizinin belli kısımlarında bilime özellikle fiziğe göndermeler yapılıyor.


...Konusu...
Kaliforniya'nın Pasadena şehrinde geçen dizi beş ana karakter etrafında gelişiyor. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan iki üstün zekalı ev arkadaşı olan deneysel fizikçi Leonard Hofstadter ve teorik fizikçi Sheldon Cooper, garson ve oyunculuğa hevesli sarışın karşı komşuları Penny, Leonard ve Sheldon'ın doktorası olmayan uzay mühendisi tuhaf iş arkadaşları Howard Wolowitz ve yine aynı yerde çalışan astrofizikçi Rajesh Koothrappali. Bu dört erkeğin bilime ve bilim kurguya olan ilgileri ve zekaları, Penny'nin sosyal beceri ve normal davranışlarıyla yan yana gelince komik sonuçlar doğuruyor. Ayrıca 3 yardımcı oyuncu bazı bölümlerde ana oyuncu olarak dizide yer almıştır. Üniversiteden iş arkadaşları ve hem Leonard hem de Howard'ın eski sevgilisi Leslie Winkle, Penny'nin çalıştığı şirkette part-time garson olarak çalıştığı sırada Howard'la arkadaş olan mikrobiyolog Bernadette Rostenkowski ve bir çevirimiçi arkadaşlık sitesi aracılığıyla Sheldon ile tanışan nörobiyolog ve bir nevi Sheldon'ın kadın versiyonu Amy Farrah Fowler.


 Prodüksiyonu Warner Bros. Television ve Chuck Lorre Productions tarafından yapılan dizi,2009 yılında Televizyon Eleştirmenleri Derneği tarafından en iyi komedi dizisi seçilmiş ve Jim Parsons da canlandırdığı Sheldon Cooper karakteri ile komedi dalında bireysel başarı ödülü almıştır.


 Şuan 7.sezonda olan ve devam eden The big bang theory harika bir komedi dizisi. Dizinin en komik karakterlerinden olan Sheldon şirinliği ve bir o kadar sinir bozması ile diziye farklı bir tat katıyor.


Ben büyük bir zevkle izliyorum. Birde dizi 20 dk olduğu için tadından yenmiyor. Eğer sizde kaliteli bir komedi dizisi arıyorsanız kesinlikle bu diziyi tavsiye ederim.
...Sevgiler...

17 Şubat 2014 Pazartesi

...Donut Kek Fanusu...


 Herkese Merhaba...
Ankaraya geleli pek fazla boyama yapamaz oldum. O yüzden önceki yaptıklarımı yayınlıyorum. Geçen gün bir facia yaşadım. Malum bütün fotoğraflarım bilgisayarımda. Taşınabilir Hard disc var ama tembel ben bir türlü atamadım. Neyse geçen gün bilgisayarı açtım ama oda ne açılmıyorrrr!!! Allah dedim gitti herşey bittim ben. Binlerce resim tatildi,nişandı,düğündü,blog için foto herşey ama herşey 'D' sürücüsünde. Allahtan eşim bu kurtarma işlerinden anlıyorda öyle kurtardık. Eğer resimler gitseydi gerçekten çok üzülürdüm.



Ankaraya bir önceki geldiğimde bu donut desenli peçeteleri almıştım. Annemde de bu kek fanusunu varmış. Hemen işe koyuldum ve kek fanusuna yeni bir görünüm kazandırdım. Peçete de öyle gerçek duruyor ki insanın iştahı kabarıyor.


Herkese çok mutlu bir hafta diliyorum.
...Sevgiler...

14 Şubat 2014 Cuma

...Yaratıcılık...

Geçenlelerde internette gezinirken rastladım Vincent Bousserezin yaratıcı tasarımlarına. Fransız sanatçı günlük hayattan bazı sahneleri minik adamlar ve yardımcı meteryallerle tekrar kurgulayarak ortaya çekici  çalışmalar çıkarmış.
İnanılmaz yaratıcı!!!

















Dilerseniz sanatçının kendi sayfasına bu adresten ulaşabilirsiniz.
http://www.vincentbousserez.com/

11 Şubat 2014 Salı

..."Dexter"...

Eveeeet blogumda sevdiğim ve beğendiğim filmleri ara ara paylaşıyorum. Ama film izlediğim kadar yabancı dizi de izlediğim için onlarıda paylaşmadan olmaz..:) Açılışımı en ama en sevdiğim diziden yapmak istedim. O yüzden bugün kısa bir süre önce final yapmış olan Dexter dizisini tanıtıcam.Mutlaka birçoğunuz izlemiş,bi kaç bölüm bakmış yada ismini duymuşsunuzdur.  


Evlenmeden önce yabancı dizi kültürü olmayan biriydim. Ara sıra izlediğim çok da takipçisi olmadığım türk yapımı dizilerim vardı.Evlendikten sonra (eşim türk dizileri izlemediği için) mecbur ben ona uydum ve yabancı dizi furyasına bende girmiş oldum.Gerçekten çok fazla izlenesi dizi var.Bunları zaman zaman blogumda paylaşıcam.


...Konusu...
Gündüzleri adli tıp polisi, geceleri ise seri katil, üstelik ikisinde de çok başarılı. Bir katili bir başka katilden daha iyi kim anlayabilir! Öldürme arzusu dışında insani duygulardan yoksun doğan Dexter, ahlaki değerleri olan bir seri katil: Sadece yasaların elinden kaçmayı başaran canileri öldürüyor.
Üç yaşında öksüz ve yetim kalan Dexter, bir polis tarafından evlat edinilmiş. Yeni babası, Dexter’ın karakterindeki karanlık tarafı çok geçmeden fark etmiş ve onun önü alınamayan şiddet arzusunu, insan öldürenleri öldürmeye kanalize etmesini sağlamış. Bunun sonucunda Dexter, hem seri cinayet işleyenleri hem de kanundan yakasını kurtaran diğer katilleri kendine hedef olarak seçmeye başlamış. Dexter Morgan içindeki müthiş öldürme arzusuna karşın, günlük hayatta insanlarda hayli sakin, iyi huylu ve kendi halinde bir adam izlenimi bırakıyor. Sempatik görünümü sayesinde, kimse onun böyle bir “karanlık tarafı” olabileceğinden şüphelenmiyor.
Dexter, şaşırtıcı olay örgüsüne ve kahramanına rağmen, ilk bölümünden itibaren en sevilen diziler arasında yerini aldı. Bu başarıda, iki kez Altın Küre ve oyuncuların meslek kuruluşu SAG ödülüne aday olan, televizyon eleştirmenlerinin En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Michael C. Hall’un da büyük payı var. 


“Dexter”, sıradışı bir karakterin karanlık iç dünyasını, toplumla olan soğuk ilişkilerini başarıyla ekrana yansıtan, TV’de sıkça göremeyeceğimiz ürküten cinayet sahneleri barındıran bir dizi. Kesinlikle alışık olduğumuz CSI tarzı dizilere benzemiyor. Oldukça karanlık, sert ve soğuk. Tüm dizi takipçilerinin izlemesi gerek.


 Dizideki dexter kadar sevdiğim karakterlerden biride Dexter'ın üvey kız kardeşi olan Debra Morgan. Dizinin ilk sezonlarında sorunlu ve ayak bağı kız kardeş rolünü üstlensede ilerleyen sezonlarda hiçde öyle olmadığını görüyoruz. Belli bir kesim tarafından ağzı bozuk ve aşk hayatı karışık olduğu için pek sevilmesede,ben debranın diziye inanılmaz renk kattığını düşünüyorum.



Tabiki dizinin sonunda ne olduğundan spoiler içerdiğinden bahsetmiycem. Sadece sonunu ben gibi kimse beğenmedi. Gerek konusu olsun gerek oyuncular olsun şahaneydi. Senaristlerin zekalarına hayran kalmamak elde değil. Belli bir kesim için canice ve vahşice bulunsada ben Dexterı ve diğer karakterleri çok sevdim.
...Sevgiler...