Sayfalar

dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ocak 2015 Çarşamba

..."My name is Earl"...

"My name is Earl" dizisini yıllar önce cnbc-e kanalında yayınlanırken birkaç kere izlemiştim.En başından beri takip etmediğim için çok anlam verememiştim.Sonrasında da izlemedim zaten.
Aklımda yer etmiş demek ki yıllar sonra eşime gel 1-2 bölüm izleyelim dedim.İkimizin de çok hoşuna gitti.Eşim kızdı hatta daha önce niye söylemedin diye...:)


...Konusu...
 Hayatında kimseye yararı dokunmamış Earl, bir gün kazı-kazan kartından 100.000 dolar kazanır. Ancak ödülü kazandıktan hemen sonra, daha parayı alamadan trafik kazası geçirmesi ve bu sırada da kazı-kazan kartını kaybetmesi yaşamını Karma (Türk versiyonu Ne ekersen onu biçersin.olan, Hinduizm, Budizm gibi dinlerde kabul gören bir felsefedir) felsefesine göre düzenlemesine neden olur. Bir liste oluşturur. Bu listeye de hayatında kötülük yaptığı tüm insanların adlarını ve onlara kötülük olarak ne yaptığını yazar ve bu listedeki kişiler onu affettikçe isimlerini silerek listeyi temizlemeye çalışmaktadır. Dizide Earl'ün bunu yaparken başından geçen olaylar anlatmaktadır.
Earl'e erkek kardeşi Randy, Meksikalı otel hizmetçisi Catalina yardımcı olmaktadır. Onların yardımı ile Earl hayatı boyunca yaptığı yanlışları düzeltmektedir. Ancak eski karısı Joy onu engellemekte ve ikramiyeyi ele geçirmeye çalışmaktadır.


 Zeka açısından arkadaşlarından pek şanslı görünmeyen Earl buna rağmen alışılmadık bir başarı yakalar. Tıpkı adını taşıyan ve dört sezondur süren dizisi gibi Earl’ün de özgün bir tarzı vardır.


 My Name Is Earl komedisi bugüne kadar bir Halkın Seçimi Ödülü, iki Televizyon Eleştirmenleri Ödülü, En İyi Komedi Grup Performansı dalında bir Sinema Oyuncuları Derneği Ödülü ve senaryo, yönetmenlik ve montaj dallarında Emmy ödülleri kazandı.


Keyifle izlenilebilecek bir amerikan komedisi.Konusunun farklı olması ve işleyişi gerçekten yaratıcı.Benden söylemesi...:)
...Sevgiler...

17 Nisan 2014 Perşembe

...Game Of Thrones...


Eveet efenim gelelim en baba dizilerden biri olan Game of thrones'a. Malumunuz tarihi bir dizi. Çekimler için bilmem kaç milyon dolarlar mı harcanmamış. Bilmem kaç tane figüran mı oynamamış. Fantastik öğeler barındıran dizimiz 2011 de başlayıp halen devam etmektedir. Yabancı diziler iyi hoş da çok uzun ara veriyorlar. Tamam diziler gerçekten hemen yayınlanabilicek diziler değil. Hele game of thrones çok fazla görsel içeriği olduğundan montajı çekimi şuyu buyu uzun sürüyordur. Şu aralar 4,sezon 2.bölümü yayınlanan dizimizi biraz tanıyalım...



 Dizide 7 soylu aile var ve hepsi demir taht için mücadele ediyor. Malum bu kadar insan olunca entrikaların ve kapışmaların arkası kesilmiyor. Yapmadıkları cinlik,hainlik kalmıyor. Birde dizide kimin kim olduğunu karıştıracak kadar kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip olduğunu da unutmamalı. Kitaptan uyarlama bir dizi. Çoğumuz kitapları bitirdi bile. Yazarda da ne hayal gücü varmış yazmış da yazmış.
George R. R. Martin'in epik fantezi serisi Buz ve Ateşin Şarkısı'na dayanmakta olan dizi, adını serinin ilk kitabından almış. Kuzey İrlanda, Malta, Hırvatistan, İzlanda ve Fas'taki mekanlar ile Belfast'taki bir stüdyoda çekimler yapılıyormuş.



Kısaca Game of Thrones konusu: 
Yazların onlarca yıl, kışların ise bir ömür sürebildiği bir diyar, içten içe nifakla kaynamaktadır. Köklerini saldıkları topraklar kadar soğuk ve sert olan Starklar’ın kalesi Kışyarı’nın kuzeyinde, Yedi Krallık’ı koruyan Sur’un ardında tekinsiz güçler toplanmaktadır. Kuşkulu bir ölümün ardından kralı ve dostu tarafından saltanat makamı olan güneye çağırılan Eddard Stark kendisini Demir Taht’ı arzulayanların baş döndürücü entrikalarının arasında bulur. Dostuyla düşmanını, gerçekle yalanı ayırt edemez olan Eddard’ın ne kıyısında yürüdüğü uçurumdan, ne de Ejderkrallar’ın soyundan gelen sürgün Targaryen kardeşlerin taştan ejder yumurtalarında ve soylu atların sırtında serpilen iktidar düşlerinden haberi vardır. Kış, Starklar ve yandaşları için olduğu kadar Yedi Krallık için de uğursuz alametlerle gelmektedir.


Yabancı dizi sevenler için kesinlikle kaçırılmayacak bir dizi. Zaten izleyenler çoooktaaaan 4.sezonun 2 bölümünü izledi bile ama ben izlemeyenler ve izlemeyi düşünenler için biraz fikir vermek istedim.
Herkese iyi seyirler efenim...



11 Şubat 2014 Salı

..."Dexter"...

Eveeeet blogumda sevdiğim ve beğendiğim filmleri ara ara paylaşıyorum. Ama film izlediğim kadar yabancı dizi de izlediğim için onlarıda paylaşmadan olmaz..:) Açılışımı en ama en sevdiğim diziden yapmak istedim. O yüzden bugün kısa bir süre önce final yapmış olan Dexter dizisini tanıtıcam.Mutlaka birçoğunuz izlemiş,bi kaç bölüm bakmış yada ismini duymuşsunuzdur.  


Evlenmeden önce yabancı dizi kültürü olmayan biriydim. Ara sıra izlediğim çok da takipçisi olmadığım türk yapımı dizilerim vardı.Evlendikten sonra (eşim türk dizileri izlemediği için) mecbur ben ona uydum ve yabancı dizi furyasına bende girmiş oldum.Gerçekten çok fazla izlenesi dizi var.Bunları zaman zaman blogumda paylaşıcam.


...Konusu...
Gündüzleri adli tıp polisi, geceleri ise seri katil, üstelik ikisinde de çok başarılı. Bir katili bir başka katilden daha iyi kim anlayabilir! Öldürme arzusu dışında insani duygulardan yoksun doğan Dexter, ahlaki değerleri olan bir seri katil: Sadece yasaların elinden kaçmayı başaran canileri öldürüyor.
Üç yaşında öksüz ve yetim kalan Dexter, bir polis tarafından evlat edinilmiş. Yeni babası, Dexter’ın karakterindeki karanlık tarafı çok geçmeden fark etmiş ve onun önü alınamayan şiddet arzusunu, insan öldürenleri öldürmeye kanalize etmesini sağlamış. Bunun sonucunda Dexter, hem seri cinayet işleyenleri hem de kanundan yakasını kurtaran diğer katilleri kendine hedef olarak seçmeye başlamış. Dexter Morgan içindeki müthiş öldürme arzusuna karşın, günlük hayatta insanlarda hayli sakin, iyi huylu ve kendi halinde bir adam izlenimi bırakıyor. Sempatik görünümü sayesinde, kimse onun böyle bir “karanlık tarafı” olabileceğinden şüphelenmiyor.
Dexter, şaşırtıcı olay örgüsüne ve kahramanına rağmen, ilk bölümünden itibaren en sevilen diziler arasında yerini aldı. Bu başarıda, iki kez Altın Küre ve oyuncuların meslek kuruluşu SAG ödülüne aday olan, televizyon eleştirmenlerinin En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Michael C. Hall’un da büyük payı var. 


“Dexter”, sıradışı bir karakterin karanlık iç dünyasını, toplumla olan soğuk ilişkilerini başarıyla ekrana yansıtan, TV’de sıkça göremeyeceğimiz ürküten cinayet sahneleri barındıran bir dizi. Kesinlikle alışık olduğumuz CSI tarzı dizilere benzemiyor. Oldukça karanlık, sert ve soğuk. Tüm dizi takipçilerinin izlemesi gerek.


 Dizideki dexter kadar sevdiğim karakterlerden biride Dexter'ın üvey kız kardeşi olan Debra Morgan. Dizinin ilk sezonlarında sorunlu ve ayak bağı kız kardeş rolünü üstlensede ilerleyen sezonlarda hiçde öyle olmadığını görüyoruz. Belli bir kesim tarafından ağzı bozuk ve aşk hayatı karışık olduğu için pek sevilmesede,ben debranın diziye inanılmaz renk kattığını düşünüyorum.



Tabiki dizinin sonunda ne olduğundan spoiler içerdiğinden bahsetmiycem. Sadece sonunu ben gibi kimse beğenmedi. Gerek konusu olsun gerek oyuncular olsun şahaneydi. Senaristlerin zekalarına hayran kalmamak elde değil. Belli bir kesim için canice ve vahşice bulunsada ben Dexterı ve diğer karakterleri çok sevdim.
...Sevgiler...